Yeniden merhaba değerli SEZİyorum okuyucuları… Başlık belki dikkat çekmeyecektir ama Ankara’da yaşanan bir olayı sıcağı sıcağına kaleme alıyorum. Konumuz Meral Akşener’in kendisine soru soran bir gazeteci arkadaşıma verdiği cevap.
Ama Akşener’den önceki örnekleri kısaca bir hatırlatayım… Çünkü bu konuda yalnız da değil, ilk de değil, tek de değil…
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Siz genel seçimlerde yüzde 34, 47 ve 49 almıştınız. Sizce Davutoğlu için 2015 Haziran seçimlerinde başarılı sonuç nedir?" sorusuna "Böyle bir değerlendirmeyi yapmam bulunduğum makama ters olur. Bana ters köşe yapmaya çalışıyorsun, fırsat vermem" cevabı verdi, uçağına binen gazeteciyi azarladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettikten sonraki ilk grup toplantısı için geldiği TBMM’de, kendisine “istifa edecek misiniz” diye soru soran basın mensubuna “hangi kanaldan geliyorsunuz” dedi, gülerek yoluna devam etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara’da öldürülen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soru sormak isteyen gazeteciye “Hadi işine bak, hadi işine bak" diyerek tepki gösterdi.
Ve bugün yani 18 Ekim 2023 Çarşamba günü, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener TBMM’deki grup toplantısından sonra “Sinan Aygün’le görüşmeniz tartışılıyor, değerlendirmeniz olur mu?" sorusunu yönelten muhabir arkadaşımıza “basın mensuplarımızın iznini almadığım için hepinizden özür dilerim. Bundan sonra görüştüğüm her kişi için acaba izin veriyor musunuz diye soracağım size. Ne kadar büyük saygısızlık” cevabını vererek uzaklaştı ama; hali, tavrı, yüz ifadesi, gündemdeki bir konuya ilişkin adeta dalga geçer gibi cevap vermesi hiç de kabul edilebilir değildi.
Gazetecinin görevidir soru sormak. 1 soru da sorar, 2 soru da. Üstelik soruları da beğenmeyebilirsiniz. Ama siyasetçiyseniz hem sorulara hem de eleştirilere hazır olmalısınız. Cevap vermemek de bir haktır tabii ki ama gazeteciler sizin partinizin mensubu değil. Öyle kafasına estiği gibi azarlar tavırlarla konuşmak, had bildirmeye çalışmak hiçbir siyasetçinin haddi de hakkı da değildir.
Eğer basın mensupları olmazsa sizi hiç kimse duyamaz, seçmeniniz size kör sağır kalır. Yani bu iş bir sacayağı gibidir. Sizler basına ayar vermeye çalışırsanız ayağın bir tarafı eğilir, o eğilen ayak sizi de olduğunuz yerden düşürür, benden söylemesi…
Ülkede adamakıllı siyasi lider yok. Hepsinin değişip, yerlerine gençlerin geçmesi lazım.