Giriş
Türkler yeryüzündeki tüm dinlere girmiş tek ulustur. Tarih boyunca nice inanç dizgesi Türklüğün usunda değerlik buldu. Manicilikten, Burhancılığa (Budizm), Musevilikten, Hristiyanlık ve Müslümanlığa. Bu inanç dizgeleri ile birlikte betiksiz inançlar denilen nice yerel inanç ile Türk yiğitleri içlerini inanç ışığıyla parıldattı. Türkler inançları deneyimlemek işinde ileri gittiler. Etnik bir yapı olarak tanımlanmış İsrailoğullarının inancını bile bir dönem paylaştılar. Dört kutsal betiğin (Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an) okuyucusu ve yazıcısı oldular. Kutsal mavi gök altında kişi oğlunun bildiği tüm inançları deneyimlerken, Türk'ün özü BİR TENGRİ bilgisini asla unutmadılar. Niyesi, Türk demek Tengrinin Adamı demekti. İnançlar değişir, yeri ve göğü yaratan Bir Tengri bilgisi bengüdür. Değişmez. Türklük ve Tengri Bilgisi bengüdür. Niyesi, Türkü Tengri kendi dili ile bezedi. Türk Ata Adam'a, Türk dilinde öğretti. Tengri Türk'e Bir Tengri bilgisini armağan etti. Yeryüzündeki kişi oğulları bundan eksik olmasın diye, Yalvaçlar gönderdi onların yerel dillerinde. Yalvaçların öğretileri kutsal betikler oldu.
20. başında Türklüğün kara yıllarında, Gökoğuz diyarından bir Türkoğlunun söylencesini anlatacağım. Türkçeyi inanç dili yaptı. Böylece Türk balaları kilisede Tengri dili Türkçe ile Bir Tengriye yakardılar. Bu Türkoğlunun adı Mihail Çakır'dı.
Yaşamı
Gagauz Yeri'ndeki Çadır Lunga köyünde 27 Nisan 1861'de doğdu. Baba hakkında genelağda yer alan bilgilerin özeti aşağıdaki biçimdedir:
Çakır, Kişinev İlahiyat Fakültesi'nde öğrenim gördü. Mezuniyet sonrası bir erkek ilahiyat okulunda öğretmenlik yapma fırsatı buldu. Üç yıl sonrasında Kişinev Okul Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildi. 1896 yılında, Moldovaca dilinde kitap basma izni alabilmek için Rus İmparatorluğu Eğitim Bakanlığına başvurdu. Bu izin, Moldova metninin Rusça ile benzerlik göstermesi şartıyla verildi.
1901'den itibaren Çakır, Moldovaca dilbilgisi, Rus dili ve dilbilgisi dersleri hakkında çeşitli kitaplar yayımladı. Moldovalıların Rusça öğrenmelerine yardımcı olacak ders kitabı, on dört yıl içinde üç kez basıldı. 1904'te, Çakır, Gagavuzca dini edebiyat yayınlamak amacıyla Ortodoks Kilisesi Sinodu'na başvuruda bulundu. Üç yıl sonra, Gagavuzca çeviriler Eski Ahit'ten ve Matta İncili'nden seçilen bölümlerle serbest bırakıldı. Çakır, çağdaşları tarafından yazılı dilin Havarisi olarak kabul edildi.
1918 yılında Besarabya, Romanya Krallığı'nın bir parçası haline geldiğinde, Çakır Gagavuz yazısının Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçişini başlattı. 1924 yılında, Besarabya'nın Rumenleşmesine karşı mücadele koordinasyonunda Ortodoks Kilisesi'nin Alexander Nevsky birliğine liderlik etti. 1933-34 yıllarında Çakır, Rumence "Viata Basarabiei" dergisi için çalıştı. 1934 yılında, Gagavuzca dilinde "Besarabya Gagavuzunun Tarihi" adlı eseri yayımladı ve iki yıl sonra "Gagavuz Düğün Törenleri" kitabını çıkardı. 1938'de ise Çakır, Gagavuzca-Rumence sözlüğünü yayımladı. Çakır, 1938 yılında kısa bir hastalıktan sonra vefat etti ve Kişinev'deki Ermeni Caddesi'ndeki Merkez Mezarlığı'na defnedildi.
Türkçe giderse, herşey gider dedi. İncili Türkçeye çevirdi. Kilisede yakarış dili Türkçe olmalıdır dedi. Kilise uluları önce ona karşı çıktılar. Kötülük etmeye çalıştılar. Ama o yılmadı. Büyük Türklük bilinci ile hareket etti. İncili Türkçe okuttu. Yakarışı Türkçe yaptırdı. Türkçeyi kabul ettirdi.
Atatürk ve Mihail Çakır
1931 yılında Romanya Büyükelçisi olan Hamdullah Suphi Tanrıöver ile Çakır tanıştılar. Onun büyük bir Türk adamı olduğunu sezen Tanrıöver, Atatürk'e Mihail Çakır Baba'dan söz eden bir yazı gönderdi. Çakır Baba, Türk dilinde söyleşip yazsınlar diye Türk balaları için okullar açma uğraşındaydı. Ama yetişmiş ne öğretmen, ne belletmen yoktu. Yazı Atatürk'e ulaştı. Başkumandan-Başöğretmen, Gagauz Yeri'ne 30 öğretmen, Türk Abecesi ve Türkçe Betikler yolladı. Gagauz yerinden 300 genç, üniversite eğitimi için Türkiye'ye getirildi. Türklük için çalışan Çakır'a, nişan ve diploma gönderdi. Büyük Atatürk, Türklük için uğraş veren bu büyük Türkoğlunu ululadı.
Kommentare