top of page

Dağlık Karabağ Savaşı Üzerine…

Güncelleme tarihi: 6 Eki 2023


II. Karabağ Savaşı Muharebe Haritası (Img. Credit: Wikipedia)
II. Karabağ Savaşı Muharebe Haritası (Img. Credit: Wikipedia)

1980’li yılların başlangıcında Sovyetler Birliğinin dağılma süreci başladı. Süreci tetikleyen son olay Afganistan Savaşı olmuştu. Tüm Sovyet Cumhuriyetlerinde bağımsızlık ateşi korlanırken, Karabağ Milli Konseyi Dağlık Karabağ’ın Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlanması için talepte bulunmuştu. 22 Şubat 1988 günü Azerbaycan Türkleri bu talebe karşı çıkan protestolar yapmış ve çıkan olaylar neticesinde iki Azerbaycan Türk’ü hayatını kaybetmiştir. 22 - 23 Şubat 1988’de Karabağ’da yaşanan “Askeran Çatışması”ndan sonra Ermenistan’dan Azerbaycan Türkleri çıkartılmıştır.

22 Şubat 1988 tarihinden 1994 yılına kadar geçen sürede çatışmalar zaman zaman şiddetin arttığı düşük yoğunluklu bir savaş olarak devam etmiştir. 6 yıl süren Birinci Karabağ savaşını Ermeniler kazanmıştı. Bu savaşı kazanmalarında en büyük motivasyonları olan 1915 yılının intikamını almak ve bağımsız büyük Ermenistan hayali olan devletlerini kurmak için başta diasporaları ve dünyanın güçlü devletlerinden destek almışlardı. Azerbaycan’ın Birinci Dağlık Karabağ savaşını kaybetmesinin en önemli nedeni ise düzenli bir ordusunun olmamasıydı. Bu savaşta kaybedilen topraklar ordu içinde büyük bir rahatsızlığa neden oldu. Şuşa, Cebrail ve Fuzuli’nin kaybedilmesi tüm Azerbaycan için moral anlamında tam bir çöküşe neden oldu. Azerbaycan’da iktidar değişikliği yaşanarak yönetime Elçibey’den sonra Haydar Aliyev gelmişti. Sovyetler dağılmadan önce Aliyev, SSCB ve KGB’de önemli görevlerde bulunmuştu. Elçibey döneminde başlanan ordunun modernizasyonu, Haydar Aliyev döneminde hızlandırılarak düzenli ordunun temelleri atılmaya başlandı. Bölge ülkelerinde hakim olan klasik SSCB Modelinden ziyade Türk Ordusu modelini seçtiler. Askeri öğrenciler eğitimlerini Türkiye’de Harp Okullarında aldılar. Birinci Karabağ savaşında organize olamayan ve çabuk dağılan Azerbaycan ordusu yeniden yapılanmaya başladı ve Azerbaycan ordusunun son yıllarda ulaştığı, her daim savaşa hazır bir model ile 2020 sonunda 44 gün süren İkinci Karabağ savaşının hızla kazanılmasına, Ermenistan ordusunun birçok cephede demoralize olarak dağılmasına yol açtı.


Gelinen noktada şunu görüyoruz ki Ermenistan hükümeti hala yanlış yönlendirmelerle yönetiliyor. Ermenistan hala en büyük düşmanlarını Türkler olarak görüyor ve tüm hayalleri, hayatları hep bu düşman üzerine kurulmuştur. 100 yıl önce gerçekleştirdikleri Nemesis Operasyonları hayali hala bugün devam etmektedir. Son günlerde Kafkasya yine kaynamaya başladı. Maalesef burada İran’ın Ermenistan yönetimini gözeten taraflı politikaları ve açıktan Azerbaycan’ı tehdit eden bir yaklaşım izlemesi son derece düşündürücüdür. Ama gözden kaçmayan bir konu ise İsrail’in Azerbaycan’ın yanında duran bir tavır sergiliyor olması. Hem İkinci Karabağ savaşında İsrail’den alınan Harop Kamikaze Dronelar kullanılması hem de savaşın bitimini takiben İsrail yönetiminin Azerbaycan’ın uluslararası alanda haklılığını desteklemesi Ermenistan Diasporasının Batılı devletler üzerindeki etkisine darbe vurmaktadır. Diplomatik dengeler açısından diğer bir ilginç detay ise İran’ın milli tehlike olarak her zaman ABD’yi göstermesine karşın şimdi ABD ile Karabağ sorununda aynı safta yer alması oldu.


İkinci Karabağ savaşı askeri alanda da değişimin göstergesi oldu. Birinci Karabağ savaşı çoğunlukla cephe ve kara savaşı olarak geçmişken İkinci Karabağ Savaşı, kara savaşının yanı sıra SİHA’ların ön plana çıktığı bir savaş oldu. Özellikle Bayraktar TB2’lerin etkin kullanımı ile İkinci Karabağ Savaşında Türkiye’nin SİHA üretimi konusunda ne kadar başarılı olduğunu gördük. Ermenistan, İkinci Karabağ savaşında 4,8 Milyar Dolar değerinde askeri mühimmat kaybetti. Bu silahların ve askeri araçların kaybedilmesinde SİHA ve Droneların etkisi büyüktü. Türkiye’nin ürettiği SİHA’ların savaş alanlarında olması; Suriye, Libya, Karabağ ile Ukrayna’da kullanılması ve çok başarılı sonuçlar elde etmesi, teori ile pratiğin harmanlanmış haliydi.


Sonuç olarak bugün gelinen noktada herkesin itidalli olması ve barışın egemen olduğu bir Kafkasya hayalinin olması gerekmektedir. 3. Dünya savaşının ayak seslerinin duyulmaya başlandığı bu dönemde patlamaya hazır bir bomba gibi hazırlanan bölgenin Kafkasya olmamasını temenni ediyorum. Son olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz ifadesi ile yazımı bitirmek istiyorum.

MİLLET HAYATI TEHLİKEYE MARUZ KALMIYORSA, SAVAŞ CİNAYETTİR!”




Comments


bottom of page