Azerbaycan’ın Karabağ’da yürüttüğü ve başarıyla tamamladığı Antiterör operasyonlarından sonra Karabağ’da yaşan Ermeniler Ermenistan devletinin, diasporanın zorlamasıyla bölgeden çıkmaya başladılar ve halen Karabağ’da kalan diğer Ermeniler bölgeden ayrılmaya devam ediyor.
Azerbaycan devleti, kalabilecekleri yönünde gerekli paylaşımları yapsa da bölgeden ayrılma süreci hızla devam ediyor. Lakin Karabağ’dan ayrılan Ermeniler aynı zamanda Paşinyan hükümetine karşı tepkili. Ermenistan Hükümetini zor günler ilerleyen günlerde daha zor günler bekliyor. Özellikle Rusya yanlısı olan Ermeni siyasilerin ellerine savaş mağlubiyetinden dolayı güçlü bir koz geçti ve bu kozu Paşinyan’ı devirebilmek için son çare olarak yüklenecekleri kesin. Sarkisyan ve Koçaryan’ın öfkeli kitleleri nasıl yönlendireceği, Kafkasya’nın yakın geleceği için önemli bir soru işareti. İki lider de her zaman Rusya yanlısı bir politika izlemişti. Paşinyan’ın aksine abilerini Rusya olarak bildiler. Özellikle Sarkisyan 1. Karabağ savaşında aktif rol almıştı. ASALA’nın önde gelen liderlerinden Monte Melkonyan ile 1. Karabağ savaşında birlik denetlemelerinde görüşmeleri hala hafızalarımızda yer alıyor. Şahin kanatta yer alan Sarkisyan, bir demecinde “Karabağ’ı biz aldık, Ağrı’yı da size bıraktık” diyecek kadar da savaş yanlısı bir politikacı.
Peki, bundan sonraki süreç nasıl işleyecek? Görünen o ki Ermenistan devleti önce kendi içerisinde savaş mağlubiyetinin getirmiş olduğu iç hesaplaşmalar ve ekonomik anlamda bir buhranın içine girecek. Bu tablonun açık kısmı, peki asıl soru yeni bir terör örgütü doğar mı? Bu sorunun ilk cevabı Rusya yanlısı Ermeni politikacıların böyle bir politika izlemeyeceği yönünde olacak. Zira Rusya’nın bugün Batı ile kontak halinde olduğu tek ülke Türkiye. Türkiye ve Rusya son 15 yılda stratejik anlamda birçok birlikteliğe imza attı. Böyle bir durumda Rusya Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamaz; ama batı yanlısı siyaset izleyenlerin olabilir mi? işte burada düşünmenizi istiyorum son savaşın vermiş olduğu mağlubiyet psikolojisi Fransa ve Lübnan’da yaşan bir Ermeni’yi nasıl etkiler bunu iyi düşünmek lazım. Özellikle dikkatinizi çekmek istediğim bölge Ortadoğu Ermenileri özellikle de Lübnan Ermenileri. Geçmişte ASALA’nın Lübnan da kampları vardı ve kamplardan ayrılan ASALA mensupları birçok diplomatımızı ve vatandaşımızı şehit etmişti. “Böyle bir süreç yeniden olabilir mi?” diye düşünürken Lübnan’da Azerbaycan Büyükelçiliğine saldırlar oldu. Tarihe biraz yolculuk yapalım; 15 Mart 1921’de Talat Paşayı öldüren Soğomon Tehliryan 1915 yılındaki tehcirin doldurulmuşluğu ile şehit etmişti Talat Paşayı, bundan sonraki süreçte yurtdışında görev yapan Azerbaycan diplomatlarına veya Türk diplomatlara karşı böyle bir saldırı girişimi olabilir mi? Ve olursa süreç nasıl işleyecek diye insan kendini düşünmekten alamıyor…
Yazımı burada noktalarken, Azerbaycan’ın Antiterör operasyonlarında şehit olan Azerbaycan askerlerine Yücel Allah’tan rahmet ve kederli ailelerine baş sağlığı diliyorum.
Comentarios