top of page

Sinan Ateş Cinayetinin İddianamesi Nerede?

Yazarın fotoğrafı: Kemal Altuğ AkagündüzKemal Altuğ Akagündüz

Güncelleme tarihi: 13 Eki 2023

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999’da aracına konulan bombanın patlamasıyla hayatını kaybetti, iddianame hızla hazırlandı ve ilk duruşma 27 Ekim 2000’de yani olayın üzerinden 1 sene geçtiğinde görüldü.

Hrant Dink 19 Ocak 2007’de öldürüldü, cinayetten ancak 3 ay sonra 20 Nisan 2007'de dava açıldı.


Hem Kışalı hem de Dink davalarında yargı süreci hızlı ilerlerken; 18 Aralık 2002'de öldürülen Necip Hablemitoğlu davası uzun süre faili meçhul kaldı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dosya yeniden raftan indirildi, seneler sonra dava açıldı.


Türkiye’yi sarsan siyasi cinayetlerden bir başkası, gazeteci Uğur Mumcu da 24 Ocak 1993 yılında, evinin önünde düzenlenen bir bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti, ilk dava 7 sene sonra açılabildi.


Türk siyasetinin önde gelen isimlerinden, 1980 öncesi Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı da yapan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun 25 Mart 2009’da Kahramanmaraş dönüşü hayatını kaybettiği helikopter kazasına! ilişkin davaysa halen devam ediyor…


Neden verdim bu örnekleri? Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in, Ankara’nın göbeğinde silahlı saldırıda öldürülmesinin üzerinden 9 ay 10 gün yani tamı tamına 284 gün geçti. Dosya üç savcının görevden alınmasının ardından dosyaya ilk bakan savcıya geri verildi. 20 şüphelinin tutukluluk hali devam ediyor ama ortada hala bir iddianame yok.


Yukarıda verdiğim örnekler göz önüne alınırsa bazı davalarda yargılama süreci jet hızıyla ilerlerken, bazılarında hem iddianame hem de dava sürecinin kaplumbağa hızında bile gitmediği görülüyor.


Sinan Ateş cinayetinde de ailesi, dostları, kardeşleri, sevenleri iddianamenin tamamlanmasını, şüphelilerin hakim karşısına çıkmasını ve suçluların ceza almasını bekliyor. Yani örnek verdiğim olaylarda ilk seçenekteki gibi, sürecin hızlanmasını…


Yazımı Sinan Başkan'ın kendisinin seslendirdiği şiiri hatırlatarak bitirmek istiyorum...
İleri adım atamayabilirsin ama zorluklar karşısında geri adım atmak yok! Düşersin tökezlersin aksarsın ama yere yatmak yok! Zalime vuramayabilirsin ama mazluma çatmak yok! Doğruyu yanlıştan ayıramadığın bir an gelebilir ama yanlışı doğruya katmak yok! Bazen refaha çıkmaya boyun yetmeyebilir ancak eğilerek pisliğe batmak yok! Bazeni, belkisi, aması olmaz, adam satmak yok. Adam satmak yok!

コメント


bottom of page